Pazartesi, Nisan 11, 2016

Panama Belgeleri nedir, ne değildir?

T. Sabri ÖNCÜ*
Panama’da yerleşik Mossack Fonseca adlı bir hukuk ve “kurumsal hizmet” şirketinden Almanya’nın en büyük gazetesi Süddeutsche Zeitung’a sızdırılan 11,5 milyon belgeye takılan addır Panama Belgeleri. Belgelerin kim tarafından ve tam olarak ne zaman Süddeutsche Zeitung’a sızdırıldığı bilinmiyor – 2014 yılı sonuna doğru sızdırıldığı iddia ediliyor –ama biz sıradan bireyler durumu 3 Nisan’da öğrendik. Duyuruyu web sitesinden yapan – aralarında Süddeutsche Zeitung’un da olduğu dünyanın birçok büyük gazetesiyle işbirliği içerisinde olan –Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu(the International Consortium of Investigative Journalists, ICIJ) idi. ICIJ, ABD’de yerleşik Kamu Dürüstlük Merkezi (the Center for Public Integrity) adlı kâr amacı gütmeyen bir kuruluşun projesi.
Belgeler, 1977’den 2015 sonuna uzanan zaman aralığında iki yüzden fazla ülke ve bölgeyle bağlantılı 214.488 “offshore” kurum hakkında bilgi içeriyor. İngilizce “offshore” kelimesinin Türkçesi “kıyıdan uzak” olsa da daha anlamlı çevirisi “sınır-ötesi”. Çünkü hiçbir ülkenin vergi yasaları dâhil yasaları sınırları ötesine geçemiyor. İşin özü de bu: vergiden kaçış. Bazıları bu sınır ötesi kurumları yasal olmayan yollardan elde ettikleri gelirleri aklamak amacıyla kullanıyorsa da, çoğunluğun yaptığı yasal. Ama nerede yasal? Diğer bir deyişle, kimin yasalarına göre yasal?
SINIR ÖTESİ KURUMLAR
Bugünkü anlamda küreselleşme kelimesi Bill Clinton 1993’de ABD’ye başkan olduktan sonra sıkça duyulur olmuştu. Daha önce de küreselleşme kelimesi kullanılmış olabilir ama 1979-80 Deng-Thatcher-Reagan neoliberal “devriminden” önceki küreselleşmelere –en azından bir önceki küreselleşmeye– emperyalizm deniyordu. Diğer bir deyişle, bir kavram olarak küreselleşme görece yeni ama kendisi pek de yeni değil.
Küreselleşmeyle birlikte sıkça duymaya başladığımız bir başka kavram da çok-uluslu-şirketler (ÇUŞlar). Bu ÇUŞların en önemli özelliklerinden biri, birkaç ülkede elde ettikleri gelirlere ödedikleri vergileri bu ülkeler arasındaki vergi farklılıklarından yararlanarak olabildiğince azaltmaya çalışmalarıdır. Yani gelir beyanlarını öyle yaparlar ki ödedikleri toplam vergi en az olur. İki ülkede kayıtlı bir şirket düşünelim. İlk ülkedeki gelir vergisi ikinci ülkedeki gelir vergisinden düşük olsun. Bu durumda şirket, gelirinin olabildiğince çoğunu ilk ülkede, kalanını ikinci ülkede beyan eder. Başka nedenlerle çözüm biraz daha karışık olabilir ama ana fikir budur.
Panama Belgelerindeki sınır ötesi kurumlar da bu ve benzeri amaçlarla kurulan kabuk şirketler. Kabuktan kasıt ise bu şirketlerin fiziksel değil yasal varlıklar olmaları. Genellikle bir bilanço ve bir gelir tablosundan ibarettirler. Ofisleri ve çalışanları yoktur. Mossack Fonseca müşterilerine bu tür kabuk şirketler kuruyor.
Gerçi vergiden kaçış amaçlı her kurumun başka ülkelerde ve hatta kabuk şirket olması da gerekmez. Söz gelimi, ABD gibi ülkelerde bir ya da birkaç eyalette gelir elde eden kişi ve şirketlerin başka bir eyalette bir şirketi olabilir. Nedeni de vergi yasalarının eyaletten eyalete değişiyor olmasıdır. ABD’de vergilerin en düşük olduğu eyaletler Delaware, Nevada ve Wyoming. Bu yüzden, ABD şirketlerinin önemli bir bölümü Delaware şirketleridir; birçok yüksek gelirli Amerikalı da gelirini bu eyaletlerden birinde beyan eder.
Yani, Delaware, Nevada ve Wyoming, Amerikalıların yasal yollardan rahatlıkla kullanabildikleri yerel vergi cennetleri. Panama Belgeleri konusunda yazan çoğu ABD’li yorumcu, belgelerin en azından bugüne dek okunabilmiş bölümünde çokça ABD şirket ve vatandaşı gözlenmemiş olmasını böyle açıklıyor. “Bizim yerel vergi cennetlerimiz var, Panama’ya ihtiyacımız yok”. Gerçek neden bu mudur, tartışılır tabii.
KÜRESEL VERGİ CENNETLERİ
ABD’deki yerel vergi cennetleri Amerikalı olmayanların rahatlıkla yararlanabileceği vergi cennetleri değiller. Gerçi son yıllarda yabancı ülke vatandaşlarına Nevada’da birtakım olanaklar sunan şirketler çıktı ama diğer ülkelerdeki şirketler ve kişiler genellikle aralarında Panama’nın da olduğu diğer vergi cennetlerinden yararlanıyorlar. Bu cennetler arasında başta İsviçre olmak üzere Lüksemburg, İrlanda, Hollanda, Singapur, Hong Kong, Bermuda, Cayman Adaları, Britanya Virjin Adaları ve benzerleri var. Birkaçı dışında bu cennetler, gelirlerinin büyük bölümünü sundukları bu “hizmetten” elde ettiklerinden, özellikle 1980’ler sonrasında aralarında ciddi bir rekabete girerek yasa ve düzenlemelerini daha da gevşettiler. Özetle, Panama dünyanın her yerinden şirketlerin ve yüksek gelirli kişilerin bu amaçla kullanabilecekleri cennetlerden biri. Önemi, Panama Belgeleri sızmadan önce bu cennetler arasında gizliliğin en kolay korunabileceği cennet olmasıydı.
3 NİSAN VE SONRASI
Süddeutsche Zeitung eline geçen belgeleri işbirliği içinde olduğuICIJpaylaştıktan sonra 76 ülkenin, aralarında Süddeutsche Zeitungda olan 100’den fazla medya kuruluşundan, 370’ten fazla gazeteci belgeleri bir yıl süreyle incelemişler. 3 Nisan’da ICIJ sitesinden paylaştıkları da bu incelemenin bazı bulgularıydı. Gerçi Panama belgelerinin yayınlamasından bir hafta önce Kremlin’den Rusya’nın istikrarını bozmak amacıyla bazı bilgilerin paylaşılacağı türünde bir uyarı da gelmedi değil. Ve ICIJ sitesinden 3 Nisan’da paylaşılan yazının aşağıdaki nedenlerden bir sürü okuyucusunda Kremlin’in bir hafta önceki uyarısında haklı olduğu inancını doğurduğu gözlemlendi.
Bulgularda adı geçenler arasında İngiltere Başbakanı David Cameron’un babası,  Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kuzenleri, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Putin’in yakın arkadaşları,  Arkady ve Boris Rotenberg, Çin Başkanı Xi’nin kayınbiraderi, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, birkaç gün sonra istifa etmek zorunda kalan İzlanda Başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsson gibi isimler vardı. Buna karşın bulgularda daha önce vergi skandallarına karıştıkları bilinen ABD’li şirketlerin bile adlarına rastlanılmaması tartışmalara neden oldu. O gün bugündür de tartışmalar sürüyor. Daha bir gün önce (7 Nisan’da) Panama Belgelerine ilk resmi tepkisini veren Putin’in ABD yetkililerini yaşananların arkasında olmakla suçlamasından da görüldüğü kadarıyla, tartışmalar yakın zamanda sonuçlanacak gibi de durmuyor. ICIJ’in arkasındaki kurum Kamu Dürüstlük Merkezi’nin finansörleri arasında Soros’un Açık Toplum Vakfı, Ford Vakfı, Rockefeller Ailesi Fonu gibi finansörlerin olması da tüm bunların üzerine tuz biber ekiyor doğallıkla.
KISSADAN HİSSE
Bir zamanlar bir düşünür bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelelerin tarihidir demişti. Yukarıda özetlemeye çalıştığım kısa Panama Belgeleri tarihi, bu düşünür sonrasında yaşanmış ve yaşanmakta olan tarihin de çok farklı olmadığını gösteriyor. Diğer bir deyişle, güneşin altında pek de yeni bir şey yok.
*Finansal iktisatçı, Dr.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder